Yaratım dediğimizde çok yüce ve güçlü bir enerjiden bahsediyoruz. Bu yasayı tam olarak kavrayabilmek için öncelikle Evren’ in parçası olduğumuzu kabul etmemiz gerekiyor. Evren, yani Büyük Yaratıcı… Her şeyin başlangıcı ve sonu, her şeyin nedeni, gelişimi ve sonucu… Ancak burada Evren’i kendimizden dışarıda bir enerji olarak görmemiz büyük bir hata olur. Çeşitli şekillerde tüm inanç sistemlerinde Yaratıcının ruhumuzu kendi nefesinden üflediğine dair anlatımlarla karşılamışızdır. Bu ifade şekli Yaratıcı’ nın bir parçasını taşıyor oluşumuz ile ilişkili en temel bilgi, en temel sembolizmdir. Bu inanç ile ruhumuzda bir yaratım gücünü de taşıyor olduğumuz gerçeğine ulaşıyoruz ki Karma felsefesi bu birlik düşüncesine kati şekilde bağlıdır.
Peki içimizde taşıdığımız, farkında olduğumuz ya da olmadığımız bu yüce hediyenin bize sundukları nelerdir? Bu güç, size cennetinizi verebildiği gibi cehennem içinde de yaşamanıza neden olabilir. Üstelik tek sorumlusu sizin kendiniz olduğu bir cehennem ya da cennet.
Çevrenizde gelişen her olayı, her düşünceyi ve her duyguyu, ilişkiler içindeki her dinamiği sizin yaratmış olduğunuzu söylersem ne düşünürsünüz? Bu oldukça karmaşık ve derin bir bilgi olurdu, kabul etmesi de bir o kadar zor olurdu biliyorum. Ancak hem çok basit ancak hem de oldukça karmaşık olan bu yasa, size temelde, kaygılarınıza değil isteklerinize odaklanmanız gerektiğini söyler. Özellikle düşüncelerin eylemlere dönüşmekte olduğunu kabul etmeniz gerekiyor. Her düşünceniz bir eylem olarak karşınıza çıkacak. Bunu önce mutlaka kabul edelim. Sonrasında bu hareketlerin sizin istediğiniz yönde devam edebilmesi için yeni düşüncelere ihtiyacınız olacak elbette. İşte ikinci yasa burada başlıyor. Olayları değiştirebilir, istediğiniz yöne doğru itebilir ve gelişmesine zemin hazırlayabilirsiniz. Peki, bunu nasıl yapabiliriz? Bunu yapabilmek için öncelikle çevrenizden yani düşüncelerinizi etkileyen her şeyi isteklerinize göre düzenlemeye başlamanız gerekiyor. İstediklerinizi ve hayallerinizi size sürekli pozitif enerji ile hatırlatacak sembollerle çevrenize yerleştirmeniz, düşüncelerinizi bu kanala doğru yönlendirmenize olanak verecek ve hareketlenen bu düşünceler eylem olarak karşınıza çıkacaktır. Elbette ki masanızın üzerine bir sevdiğiniz kişinin resmi koyduğunuzda bu kişiye hemen sahip olacak olduğunuzdan bahsetmiyorum, ancak bu düşünceye odaklanmanız ve istediğinizi sıklıkla tekrar etmeniz düşüncenin yaratılmasını, bu yaratımın da bir eyleme dönüşmesini sağlayacaktır. Yoğun bir inanç ve odaklanma gerektiren bu uygulama enerji ve mesaj gönderme konularında da etkin olarak kullanılan bir yöntemdir. İstekleriniz ile çevrelenmiş bir oda, isteklerinizin gerçekleşeceği ilk adım olarak yer almalı. Peki, sadece isteğe odaklanmak yeterli mi? Hayır, bunun birkaç aşaması var elbette. Öncelikle kesinlikle ne istediğinizi belirlemek ve tanımlamak durumundasınız, sonrasında bu istek üzerindeki tüm olumsuz inançlarınızı temizlemelisiniz. Odaklandığınızda bu isteğinize sahip olmanın nasıl bir duygu olduğunu hissetmeye çalışmanız gerekiyor ki bu en önemli aşamasıdır. Bu aşamaları tamamladıktan sonra enerjinin size ulaşmasını beklemek kalıyor sadece.
Evrenin size verecekleri sınırlı değildir. Sonsuz nimete sahip olabilirsiniz. Asla bitmez ve bitmek zorunda da değildir. Tek yapmamız gereken bu alış-veriş içinde bencil olmamak. Vermeden almak mümkün değil. Verdiğinizin de mislini alma şansımız var. Karma yasalarını önemsiyorum, ilgilendiğinizi bildiğim için bu dört ana yasayı tek tek açıklamaya çalışacağım Büyük Yasayı ve Yaratım Yasasını tamamladık… Şimdi sırada Büyüme Yasası var…
Işıkla kalın...